YouTube doesn't want you know this subscribers secret
Get Free YouTube Subscribers, Views and Likes

1950'li Yıllarda İstanbul'un Cadde ve Sokaklarından Muhteşem Görüntüler |

Follow
Hasanoğlan Köy Enstitüsü AkifTanrıkulu

1950'li Yıllarda İstanbul'un Cadde ve Sokaklarından Muhteşem Görüntüler | #eskiistanbul
İçeriğimizde; 1950'li yılların görüntülerinin eşliğinde, İstanbul'da uygulanan imar çalışmaları anlatılmaktadır!

Şubat 1957’de Menderes “İstanbul’un imarı mevzuu âdeta bir zafer alayının hikâyesidir. İstanbul’u bir kere daha fethedeceğiz” diyordu. Modernleşmenin tahripkâr gücü ile şehri sahiplenme niyeti bir araya gelince, özellikle Suriçi fethedilir gibi imar edildi. Aydın Boysan, Menderes’in, imar için nereden para bulunduğunu soranlara “Bu kaynakların Kristof Kolomb’un yumurtası gibi parlak buluşlarla yaratıldığını” söylediğini aktarıyor. Burada biraz o yumurtadan, yani imar operasyonlarının mali altyapısından söz edelim. İmar operasyonlarına sınırlı belediye bütçesinin takatinin yetmeyeceği belliydi. Bütçeye çeşitli takviyeler yapıldı.

Belediyenin çıkardığı 50 milyon liralık tahvil eklendi ve imar operasyonları sonucunda elde edilen arsalar Menderes’in özel gayretiyle çoğunlukla devlet kurumlarına satıldı, istimlakler nedeniyle gene devlet kurumlarına olan yaklaşık 490 milyon liralık borç silindi ve tahkim edildi, bazı yolların istimlak ve yapımı Karayolları Müdürlüğü bütçesinden karşılandı. Bunlara ilaveten enflasyonunun sürekli geciktirilen istimlak bedellerini eritmesi ve o yıllara kadar emekli olabilenlerin sayısının az olması nedeniyle biriken işçi sigorta primlerinin de imara aktarılması hesaba katılırsa, İstanbul’un o güne kadar hiç görmediği bir bütçe oluşturuldu.

Alışılmadık yollardan oluşturulan bu bütçeyle imar, Ağustos 1958 devalüasyonuna kadar kesintisiz sürdürülebilecekti. O yıllarda pek kayda değer bulunmamış olsa da Menderes’in şehrin yeni kesimlerinde yaptığı en büyük operasyon, Beşiktaş’ı Zincirlikuyu’ya bağlayan Barbaros Bulvarı’nı açması ve bu yolu Büyükdere Caddesi ile devam ettirerek yukarıdan İstinye, Tarabya ve Büyükdere’ye indirmesidir. Sırttan geçen bu omurga, İstanbul’un daha sonraki gelişimine belirgin bir yön vermiştir: Hem Boğaz’ın kuzeyindeki ayrık köyler bütünleşmiş hem de yolun Boğaz’a bakan yamaçları Levent ve Etiler’den başlayarak üstorta tabaka mesken bölgelerine dönüşmüştür.

Görüntü restorasyonu, renklendirme: AkifTanrıkulu

posted by rumenkava